6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremler, Hatay’ın yaşadığı sorunları derinleştirdi. Depremlerin ardından şehir, hem fiziksel hem de çevresel açıdan büyük bir sarsıntı yaşadı. Depremin yol açtığı yıkımın yanı sıra, hava kirliliği gibi çevresel faktörler de artarak bölge halkının yaşamını olumsuz etkiledi. Su sıkıntısı ve çadır-konteynerleri su basması gibi zorluklar, halkın yaşadığı güçlükleri daha da artırdı. Hava kirliliği ile mücadele eden Hataylılar, aynı zamanda su sıkıntısıyla da mücadele etmek zorunda kaldılar. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, devletin Hatay için somut bir iyileştirme planı olmadığı görülüyor. Üstelik resmi hava kalitesi izleme istasyonlarının eksikliği nedeniyle, hava kirliliği gibi önemli bir sorunun tam boyutunu anlamak da zorlaştı. Bu zorluklara rağmen, Türk Tabipleri Birliği ve Temiz Hava Hakkı Platformu gibi örgütler, bölgedeki sorunlara dikkat çekmeye ve çözüm önerileri sunmaya devam ediyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu ve Türk Tabipleri Birliği, Hatay’da mevcut hava kirliliğinin ciddiyetini vurgulamak için önemli bir çalışma gerçekleştirdi. Hatay Antakya şehir merkezindeki ofiste yürütülen ölçümler, alarm verici sonuçları ortaya koydu. Resmi hava kalitesi izleme istasyonlarının eksikliği nedeniyle örgütler, kendi çabalarıyla ölçüm yaparak gerçek durumu belirlemeye çalıştılar.
Türk Tabipleri Birliği ve Temiz Hava Hakkı Platformu’nun açıklamalarına göre, resmi hava kalitesi izleme istasyonları eksikliği nedeniyle hava kirliliği sorunu kendi çabalarıyla belirlendi. Bakanlığın kendi hava kalitesi izleme istasyonunun altı aydır devre dışı olduğu tespit edildi. Bu durum, hava kirliliğinin sağlık açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor. Bu iki örgüt, 7 Haziran – 23 Ağustos 2023 tarihleri arasında yaptıkları ölçümlerle ince partikül madde (PM2.5) seviyelerini belirledi. Sonuçlar, DSÖ’nün sınırlarının aşıldığını gösteriyor.
Hatay Tabip Odası Antakya ofisinde gerçekleştirilen PM2.5 ölçümleri, depremin ardından yoğun toz kirliliğini ortaya koyuyor. Yapılan ölçümlerde, PM2.5 seviyelerinin sınır değerleri aştığı belirlendi. Uzmanlar, DSÖ’nün yılda 3-4 günden fazla aşılmaması gereken PM2.5 kirliliği sınırlarının bu 3 gün boyunca aşıldığını belirtiyor.
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Başkanı ve THHP temsilcisi Prof. Dr. Gamze Varol, deprem sonrası ortaya çıkan partikül madde kirliliğinin, akut ve kronik solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığını ifade ediyor. Bölgede yıkım çalışmalarında görev alan işçiler ve halkın, bu kirliliğe maruz kalarak kanser riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Türk Tabipleri Birliği ve Temiz Hava Hakkı Platformu, Hatay ve deprem bölgesinde alınması gereken önlemleri sıralıyor:
– Tüm deprem bölgesindeki hava kalitesi izleme istasyonları bir an önce devreye alınmalıdır.
– Bölgedeki tüm istasyonlarda PM2.5 parametresinin ölçümüne zaman kaybetmeksizin başlanmalıdır.
– İstasyonlardan elde edilen verileri içeren hava kalitesi durumu ve raporlar www.havaizleme.gov.tr ve valilik web sitelerinden eksiksiz ve sürekli olarak yayınlanmalıdır.
– Meteorolojik gelişmeleri de dahil eden bir modelleme çalışması ile enkazlardan kaynaklı tozun yerleşim alanları üzerinde dağılımı tespit edilmeli, enkaz depolama alanları ve yerleşim alanları bu modelleme sonuçlarından yararlanarak konumlandırılmalıdır.
– Yıkımlar bir plan dahilinde ve çalışanlar dışında insanlar yıkım alanından uzaklaştırılarak yapılmalıdır.
– Yıkım, enkaz transferi ve enkaz depolama alanlarında boşaltılması esnasında sulama yapılmalı, taşıyıcı kamyonların üstü seyir halinde tozumayı önlemek için kapatılmalıdır.
– Çalışanlar mutlaka koruyucu ekipman ile donatılmalı ve bu ekipmanların kullanımı zorunlu hale getirilmelidir.
Kaynak:
Temiz Hava Hakkı Platformu
Türk Tabipleri Birliği
Bu konuda geri bildirim bırakın