George Ritzer’ın Toplumun McDonaldlaşması isimli kitabını okuduğumda çok etkilenmiştim. Bu yazımda sizlere McDonaldlaşmanın neyi ifade ettiğinden ve fast food kültürü olarak ortaya çıkıp nasıl toplumun tüm alanına yayıldığından bahsedeceğim.
McDonalds aslında burada bir simge olarak kullanılıyor. Yıllardır yeme içme sektöründe topluma farklı yollarla hitap eden McDonalds’ın arkasında aslında çok daha farklı boyutlar bulunuyor. Görünen yüzünün hep sevecen, mutlu, doyurucu ve temiz olmasının ardında çok ilginç ilkeler var. Fast food alanında yapmış olduğu gelişmelerle McDonalds, salt bir restoran olmaktan çıkmış ve sınırlarını aşarak toplumun her alanına yayılan sosyal bir olay haline gelmiştir. İşte bu bağlamda McDonalds’ın sistemin büyük oranda değişimini temsil ettiği de söylenebilir.
Öncelikle toplumda yer alan tüm birimler, olgular, olaylar McDonaldlaşmadan belli derecelerde etkilenir. Yani McDonaldlaşmadan kaçmak diye bir şey olamaz. Bu evrilme içinde yer almayan bazı yerel girişimlerin olduğundan kitapta bahsedilmektedir; fakat burada alınması gereken ana fikir McDonaldlaşmanın giderek daha hızlı ve daha geniş kesimi içine alarak yayıldığıdır. McDonaldlaşma olgusundan hiçbir birimin kaçamayacağını söylemiştik; bu da bizi McDonaldlaşmanın seviyeleri olduğu düşüncesine götürür. Yani büyük markalar ile küçük işletmelerin aynı derecede McDonaldlaşmaya uğraması mümkün değildir.
McDonaldslar Büyümek İçin Ne Yaptı?
Şüphesiz ki; McDonalds kardeşler ilk restoranlarını açtıklarında ilkelerinin ve iş prensiplerinin toplumun bütün alanlarına yansıyacağından bihaberlerdi. Onların tek amacı yüksek hız, büyük hacim ve düşük fiyatla maksimum kâr elde etmekti. Bunun için o zamana kadar uygulanmamış birtakım yöntemler geliştirdiler. Örneğin;
- Karışıklık oluşmaması için müşterilere kısıtlı menü sundular.
- Pişirme konusunda geleneksel yöntemler ve servis açısından masaya servis yerine montaj bandını kullandılar.
- Eğitimli aşçıların karmaşık ve zorlu tarifleri yerine, mutfağa ilk kez girenlerin bile kolayca öğrenebileceği tekrarlanabilir basit tarifler oluşturdular. Böylece işleri kolaya indirgemiş oldular.
McDonalds’ın Başarı Sırrı
Aslında McDonaldlaşmanın oluşması öyle bir anda olmadı. Bu olgunun meydana gelmesine zemin hazırlayan bazı öncüller bulunuyordu. Montaj bandı, bürokrasi ve bilimsel yönetim bu öncüller arasında sayılabilir. Öncesinde fast food zincirlerinin ve sonrasında moda, teknoloji gibi toplumun diğer alanlarının başarılı olmasını sağladılar. Bununla birlikte McDonaldlaşmanın başarılı olmasını sağlayan 4 temel ögeden bahsedilebilir. Bunlar; verimlilik, hesaplanabilirlik, öngörülebilirlik ve denetimdir. Her biri kitabın ilerleyen bölümlerinde teker teker ele alınmış; fakat ben bunlardan kısaca bahsedeceğim.
Fast food kültüründe verimliliğin önemi kitapta oldukça farklı örneklerle anlatılıyor. Restoranlarda ürünlerin sınırlandırılması, menülerin basitleştirilmesi ve müşterilerin çalıştırılması yöntemleriyle verimliliğin sağlandığından bahsediliyor. Sınırlı ürün ile sürekli farklı malzemeler kullanmak zorunda kalınmıyor, menülerin basit içeriği sayesinde müşterilerin kafa karışıklığı azaltılıyor ve bu sayede daha fazla müşteriye erişilebiliyor. Son olarak da müşteriler kendi servislerini yapıp tepsilerini gerekli alana bırakarak bedavaya çalışmış oluyor; böylece de müşterilerin emekleri ücretsiz olarak satın alınıyor ve verimlilik artmış oluyor.
Bir diğer öncül olan hesaplanabilirlik, toplumda niceliğin nitelikten daha önemli bir hale geldiğine vurgu yapıyor. Sürecin tamamen hesaplanabilir olması McDonaldlaşmaya uğrayan tüm birimler için oldukça avantajlı bir durumken karşı taraf açısından kalitesiz ürünler satın alma olarak sonuçlanmakta. Her şeyin yalnızca rakamlardan ibaret olması eğitimden siyasete pek çok alanı olumsuz etkilemekte.
McDonaldlaşma kültürü için öngörülebilirliğin önemi oldukça büyüktür. İnsanların her gittikleri McDonalds restoranında aynı yiyecekleri bulmak istemesi sürprizlerle karşılaşmak istemedikleri anlamına gelir. İşte toplum da aynen bu şekilde rutin ve klişe ilişkiler üzerine kurulmuştur. Başkalarıyla kurdukları ilişkilerde insanlar her zaman öngörülü olmak ister; çünkü bunun konforlu olduğunu düşünürler.
Denetimin de McDonaldlaşma olgusu içindeki önemi oldukça büyüktür. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte artık süreçlerin denetimi insanın kontrolünden çıkmıştır. Onun yerine insansız teknolojiler kullanılmakta; bu sayede insanın denetim esnasındaki belirsizlikleri ortadan kalkmaktadır. Bunun sonucunda da verimlilik maksimuma çıkmaktadır.
Yukarıda bahsedilen 4 öncel aslında sürekli birbiri ile ilişki içindedir. Her biri birbirini etkiler ve McDonaldlaşma kültürünün daha da yayılmasını sağlar. Aslında bu bilgiler ışığında McDonaldlaşma olgusuna baktığımızda onun kapitalizmle kol kola yürüdüğünü görebiliriz. Yukarıda bahsettiğimiz McDonaldslaşmadan kaçamama durumu kapitalizm için de geçerlidir. Küçük büyük hiçbir ilişki, kurum, birim kapitalizmin etkisinden kaçamaz.
McDonaldlaşma Tehdidi
McDonaldlaşmanın oldukça hızlı bir şekilde toplumun farklı kesimlerine sirayet etmesi, bu olgunun tamamen toplumsal bir olgu haline dönüşmesine neden olmuştur. McDonaldlaşmanın insan hayatını kolaylaştırıcı bazı etkilerinin olduğu şüphesiz ki görmezden gelinemez. Fakat bununla birlikte toplumu tehdit edici tarafının daha ağır bastığı söylenebilir. Çünkü insan ilişkileri sürekli aynı şekilde kurulamaz. McDonaldlaşma içindeki rutinlik toplumun özgünlüğünü kırar. Bu noktada McDonaldlaşma akılcı bir girişimden birden akıl dışı bir şekilde yorumlanmaya başlar. Seri bir şekilde kurulan ve toplum açısından mantıksız olan bu kültür, maalesef ki insanlıktan çıkarıcı bir işleve sahiptir.
McDonaldlaşmanın ne olduğu fast food restoranı örneği üzerinden oldukça açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu bağlamda insan ve toplum ilişkilerinin de arka yüzüne bakılarak benzer tespitlerde bulunulabilir. McDonaldlaşmanın toplumun sağlığı açısından akıl dışı bir sistem olduğunu kabul etmek kaçınılmazdır; sağladığı tüm kolaylıklara rağmen.
Bu konuda geri bildirim bırakın