Avlanma; devlete ödenen vergi karşılığında temin edilebilen “can alabileceğine dair izin belgesi” ile güvence altına alınmış, öldürme dürtüsünün tatmin edilmesidir. Günümüzden binlerce yıl önce yaşama, beslenme dürtüsü ile tamamen içgüdüsel bir hareket olarak ortaya çıkan avcılık, bugün rant sağlama ve haz dürtülerinin kontrolü altındadır. Oysa 40.000 yıl önce soyları tükenmiş neandertallere, 21. yüzyılda avcılığı spor olarak hala devam ettiriyoruz desek, onlar dahi utanırlar bu durumdan.
Yasalara Dayalı Katliam!
Mevzuatımızda 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile avcılık kavramının yasal zemini oluşturulmuştur. Kanunun birinci maddesinde amacı düzenlenmektedir: “Sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının millî ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve ilgili kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliğini sağlamaktır.”[1] Bu ifadeye göre av hayvanını koruma amacı taşıdığını belirten bu yasa, tamamen ekonomik kaygılara dayalı olarak koruduğu hayvanın yasal olarak öldürülmesini desteklemektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görevleri arasında hayvanları ve yaban hayatı korumak yer alsa da; bu yasa ile korunanın hayvan mı yoksa hayvanların öldürülmesi amacıyla açılan ihalelerden elde edilen gelir mi olduğunu sormakta da fayda vardır. Nitekim kanunda avcılık izin belgelerinden alınacak harçların, avlanma ücretlerinin, avlaklardan elde dilecek gelirlerin Bakanlık Döner Sermayesine yatırılacağı da düzenlenmektedir. Günümüzde yalnızca avlanma izni için (harç, kurs ücretleri hariç) derneğe bağlı olmayan avcılardan 370,00-TL alınmaktadır.[2] Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) tespitlerine göre 2018-2019 Av döneminde avlanma izin kartı satışından elde edilen gelir 19.289.750,00 TL iken avcılık belgesi harcından elde edilen gelir: ise 41.370.000,00 TL’dir.[3]
4915 sayılı kanunun 3. maddesi uyarınca kurulan Merkez Av Komisyonu’na; korunacak av hayvanlarının belirlenmesi, avlanmasına izin verilecek av hayvanlarının avlanma süreleri, zamanı ve günlerinin tespiti, avlanma miktarlarının tespiti gibi temel bazı görevler verilmiştir. Ancak komisyonda 9 özel avlak temsilcisi, Jandarma Genel Komutanlığı, Spor Genel Müdürlüğü temsilcileri bile bulunurken hayvanların hakkını savunabilecek bir temsilci ne yazık ki bulunmamaktadır.
Anılı kanunun 15. maddesi uyarınca av turizmi adı altında yabancıların ülkemizde avlanmasına da izin verilmiş olup kanun tüm dünyayı ülkemizdeki canlıları öldürmeye açıkça davet etmektedir. Av Turizmi Kapsamında Avlanmalara İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile de av turizminin detayları düzenlenmiş olup bu yönetmelikte amaç olarak şu ifadelere yer verilmiştir: “…acentelerin av turizmi kapsamında av organizasyonları ile av ve yaban hayvanı gözlem turu, fotoğraf ve film çekimleriyle ilgili faaliyetlerini düzenlemek, yöre insanlarının yaban hayatı kaynaklarının varlığından oluşan katma değerden yararlandırılarak kırsal kalkınmaya katkıda bulunmak ve av kaynaklarının ekonomiye faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini sağlamak…” Şubat 2020’de haberlere konu olan Amerikalı avcının Adıyaman’da dağ keçisi avlayıp pozlar vermesi işte bu kanun ve yönetmelikle korunmaktadır.[4] Tamamen ekonomik kaygılarla oluşturulan bu kanun maddeleri ve yönetmelik, ülkemizdeki binlerce çeşit canlıyı göz göre göre dünyada kendini avcı olarak nitelendiren herkesin önüne sererek karşılığında para talep ettiğimizin resmi evraklarıdır. Kültürümüzü, üç yanı denizlerle çevrili topraklarımızı turizme açmak yerine bizler gibi bu topraklarda barınan canlıları para karşılığında turizme açmak türcülüğün en güzel örneklerinden biridir.
Avcılık Hem Ulusal Hem de Uluslararası Mevzuata Aykırı!
Her ne kadar Anayasa madde 90 “usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir” dese de avcılık konusunda yürürlükteki uluslararası anlaşmalar adeta yok sayılmaktadır. Nitekim tarafı olduğumuz sözleşmelerden birkaç maddeye yer vermek gerekirse;
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 4/2: “… vahşi hayvanların özgürlüğünden uzun süreli alı konulması, avlanma ve balık tutma geçmiş zamana ait olup hangi sebeple olursa olsun vahşi hayvanların bu şekilde kullanımı hayati olmayıp, aksi davranışlar bu temel hakka karşıdır.”[5]
1997’de yürürlüğe giren Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi madde 8/k: “Tehdit altındaki türlerin ve popülasyonların korunması için gerekli mevzuatı ve/veya düzenleyici diğer hükümleri geliştirecek veya idame ettirecektir.”[6]
1984’te yürürlüğe giren Avrupa Yaban Hayatı Ve Yaşam Ortamlarının Korunması (Bern) Sözleşmesi madde 3/1: “…bilhassa nesli tehlikeye düşmüş ve düşebilecek türlerin, özellikle endemik olanlarının ve tehlikeye düşmüş yaşama ortamlarının, bu Sözleşme hükümlerine uygun olarak muhafazası amacıyla ulusal politikalarını geliştireceklerdir…”[7]
Anlaşılan şu ki; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca bütün hayvanların eşit doğduğunu ve yaşama hakkına sahip olduğunu düzenleyen Yasa Koyucu, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nu saklı tutmayı unutmamış ama Uluslararası Sözleşmeleri unutmuştur.
2020-2021 Av Sezonu Hareketli Geçiyor!
Temmuz 2020’ye kadar insanlığın yoğun gündemlerle boğuştuğu dönemde 21 adet ihale açan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da gündemi yoğundu. TBMM’de Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen ‘Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun isimli torba yasa uyarınca Merkez Av Komisyonu’nun üye sayısının 25’e çıkarılarak çevre ve doğa gönüllüsü kuruluşlardan 3 temsilci, fen edebiyat fakültelerinin biyoloji bölümlerinden bir öğretim görevlisi olmak üzere 4 üyenin daha eklenmesi teklif edildi. Nitekim Merkez Av Komisyonu’nun, geçen 8 Temmuz’da nesli tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka kuş türlerinin avlanmasına izin vermesi bu kararın ne kadar da yerinde olduğunu göstermektedir.[8]
Avcılık gündemiyle ilgili söz konusu hareketlilik sosyal medyada da her geçen gün artarak devam etmekte. Tunceli’de 17 dağ keçisi ihalesinin sosyal medya tepkileri üzerine iptal edilmesinin ardından Eskişehir’de 18 kızıl geyiğin avlanması için de ihale hakkında da yürütmenin durdurulması kararı verildi.[9] Ardından Temmuz ayının sonunda yine sosyal medya üzerinden artan tepkiler sonucu Kuşadası’ndaki yaban domuzu sürek avı izni de iptal edildi.[10] Ancak her geçen gün #ÇünküAvCinayettir etiketi ile gösterilen tepkilerin büyümesine rağmen ihaleler açılmaya devam ediyor. Nitekim Ağustos ayı başında Tarım ve Orman Bakanlığı Erzincan’da 10 dağ keçisi için de 227.000-TL bedel ile ihale açtı.[11]
Ekonomik kaygılarla açılan bu ihalelerin rant sahibi avcı lobilerinin kontrolü altında olduğu açıkça ortada. Nitekim TBMM hayvan hakları araştırma komisyonunun yeni hayvan hakları yasa tasarısını hazırlarken, avcılık konfederasyonu ve silah savunma sanayi temsilcilerinden oluşan heyeti dinlemesi ve ortak kararlara dayalı hükümlere yer vermesi dahi durumun ne kadar vahim olduğunun göstergesidir.
Şiddeti Körükleyen Avcılığa Dur Demenin Vakti Gelmedi Mi?
Tamamen kan dökme, öldürme dürtüleri üzerine kurulu bu hobi artık çağdaş medeniyetler seviyesinde kabul edilemez bir hal almıştır. Özellikle fiziksel ve zihinsel iktidar olma içgüdüsü ile saldırganlığın bir araya gelerek ortaya çıkardığı bu hobi silahlanmayı da kolaylaştırarak potansiyel şiddet failleri ortaya çıkarmaktadır. Daha geçtiğimiz ay eşi tarafından av tüfeğiyle öldürülen kadının haberini[12] okumuş iken çiçek dağıtır gibi av tüfeği ruhsatı dağıtmak bireysel silahlanmanın kontrol edilemez hale gelmesine sebebiyet vermektedir.
Artık kabul edilmelidir ki; göz göre göre yaşam hakkı ihlali olan avcılık, ne spor ne de turizmdir. Avcılık; meşrulaştırılmış, devlet destekli cinayettir.
[1] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=4915&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
[2]https://www.tarimorman.gov.tr/DKMP/Belgeler/KORUNAN%20ALAN%20%C3%87EK%C4%B0M%20%C3%9CCRETLER%C4%B0/2020/Ek-11_Avlaklarda_Avlanma_Izin_Ucret_Tarifesi.pdf
[3] https://www.evrensel.net/haber/377016/hakim-avcilik-da-av-turizmi-de-yasaklanmali
[4] https://tr.sputniknews.com/turkiye/202002251041478004-abdli-avci-adiyamanda-boynuz-uzunlugu-130-santimetre-olan-dag-kecisi-avladi/
[5] https://www.greendog.com.tr/hayvan-haklari-beyannamesi
[6] https://teftis.ktb.gov.tr/TR-263675/biyolojik-cesitlilik-sozlesmesi.html
[7] https://teftis.ktb.gov.tr/TR-14279/avrupanin-yaban-hayati-ve-dogal-yasama-ortamlarinin-kor-.html
[8] https://www.sivilsayfalar.org/2020/07/06/torba-yasadaki-avcilik-duzenlemesi-salgindan-ders-alinmadiginin-gostergesi/
[9] https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/olum-ihalesi-yapildi-798i-vurulacak-5940504/
[10] https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/tepkiler-domuz-avini-engelledi-5944251/
[11] https://www.birgun.net/haber/keci-katliami-son-bulmuyor-310771
[12] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/tartistigi-esini-av-tufegiyle-vurup-oldurdu-41563040
Bu konuda geri bildirim bırakın