İnsanlar olarak doğaya verdiğimiz zararlar ne yazık ki hız kesmeden ve gün geçtikçe katlanarak devam ediyor. Teknolojiden faydalanarak bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçsek bile verdiğimiz zararı kapatabilecek duruma ulaşamadık. Elektrikli araba kullanımının artması, sürdürülebilir ve çevreci yaşama yönelik konutların inşa edilmesi, devletlerin çevreci kararları uygulamaya koyması gibi pozitif gelişmeler yaşansa da hâlâ petrol ve diğer fosil yakıtlara olan bağımlılığımız devam etmekte. Anormal mevsim değişikliklerinin gözle görülebilir ve hissedilebilir hâle geldiği, hava kirliliğinden okulların tatil edildiği (Lahar, Pakistan) dünyamızda; atmosferde bulunan ağır metal oranları gitgide artmakta ve soluduğumuz hava artık zehirli bir duruma gelmektedir. İşte tam da bu noktada İngiltere’deki bir şirket, atmosferdeki karbondioksitten kurtulmak adına emici bir beton türü geliştirmeyi başardı.
Beton, öyle sanıldığı gibi sadece binalarda kullandığımız ve tamamen zararsız bir madde değildir. Verilere göre beton; kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan sonra dünyaya en fazla karbondioksit salınımı yapan maddedir. Concrete4Change isimli şirkette teknoloji bölümü başkanlığı yapan Dr. Michael Wise, “Beton bir ülke olsaydı, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyada karbondioksit kirliliğine en çok sebebiyet veren 3. ülke olurdu” şeklinde betonun zararını kıyaslamıştır. Şirket, bu zararı azaltmak adına yeni geliştirdiği betonla şu an atmosferde bulunan karbondioksitin emilimini ve sera gazının salınımını düşürmeyi planlamakta. Özellikle metropollerde bulunan gökdelenlerin, iş yerlerinin ve şu anda oturduğumuz evlerimizin inşaatında kullanılan betonun yapısıyla oynayarak daha çevre dostu bir maddeye dönüştürmek şirketin birincil amacı. Tüm dünyadaki karbondioksit salınımının sebeplerine baktığımızda bu salınımın %8’inin betonu üretirken ortaya çıktığını görüyoruz. Bu oran, göz ardı edilemeyecek ölçüdedir. İnşaat sektörünün her daim betonu kullandığını düşünürsek şu anda sokaktan veya caddeden geçerken gördüğümüz şantiyeler ciddi oranda karbondioksit salarak atmosfere zarar veriyor. Dr. Michael Wise, teknolojiyi kullanarak inşaat sektörünün sebep olduğu karbondioksit salınımını geri dönüştürerek, maaliyetleri azaltmaya ve aynı zamanda yapıların ömrünü uzatmayı planlamakta. İlerleyen zamanlarda geliştirilen betonun yaygınlaşması durumunda, inşaat sektörünün neden olduğu emisyon oranı %50 oranda azalma gösterebilir. Bu da tahmini olarak 2 milyar tonluk karbondioksit salınımının düşüşüne denk gelmektedir. Ayrıca Wise, “Bu beton; ev, iş yeri, gökdelen, fabrika gibi her türlü inşaat alanında kullanılabilir. Normal betondan farkı ise daha ucuz ve dayanıklı olması.” dedi.
Betonun genel olarak zararları neler?
Şu anda tüm dünyada en çok tercih edilen yapı malzemesi olan betonun yapısında, çimento ve su bulunmaktadır. Su kaynaklarının minimum %10’luk kısmı çimentoyla karıştırılmak üzere kullanılmakta. Tercihen yapı malzemesi olarak ahşaba yönelsek dahi temeller için yine beton veyahut demir kullanmak durumundayız. Yani teknik olarak betona mahkumuz denilebilir. Fazla beton kullanımı doğrultusunda şehirler, güneşten gelen ışınları emdiğinden dolayı aşırı ısınmaya sebep olmakta. Bundan dolayı şehirlerin merkez bölgeleri, kırsal alanlara göre daha sıcak olmaktadır ve bir bireyin göç veya sadece ziyaret durumunda bu sıcaklığı fark etmesi mümkündür. Ayrıca beton ağırlığı, hacmiyle karşılaştırıldığında diğer yapı malzemelerinden (ahşap vb.) daha yüksek değerlere sahip olduğu görülmektedir. Güneşten gelen ışınları, içerisine hapsedip “Urban Heat Island” olarak adlandırılan kentsel ısı adası sorununa yol açmaktadır. Tabi ki betonun tek hapsettiği şey güneşten gelen ışınlar değil. Bunun yanında egzoz gazını da bünyesine emiyor. Otomobil kullanım oranının yüksek olduğu şehirlerin ciddi oranda egzoz gazı emisyonuna sebep olduğu bilinen bir gerçek ve bununla birlikte zaten yeterince zehirli gaza maruz kalan insanlar, betondan geri salınan egzoz gazını devamlı olarak solumaktadır. Bakış açımızı insanlardan doğaya çevirdiğimizde çok da farklı bir tabloyla karşılaşmıyoruz. Beton, toprakta verimli kısım sayılan üst bölgede kalıcı hasarlara yol açmakta. Verimli ürün alımını etkilediği gibi ilerleyen zamanlarda da erozyona davetiye çıkarıyor. Bu da birçok canlının habitatından uzaklaşması hatta yok olması anlamına geliyor.
Beton bu kadar zararlı olmasına rağmen neden bu kadar rağbet görüyor?
Çevre dostu evler oluşturmak istesek bile ne yazık ki önümüze bazı sıkıntılar çıkıyor. Bunlardan en önemlisi finansal açıdan zarara uğramak. Zira bir yapıyı oluştururken beton yerine taş, cam, toprak veya kerpiç gibi doğal kaynakları tercih etmek oldukça maliyetli. Bunlar yerine beton kullanmak çok daha ucuz olduğundan tercih bu yönde ilerliyor ve betonlaşma sorunu, özellikle büyük şehirlerde gitgide büyüyor. Araştırmalara göre her 10 saniyede 1, dünyadaki inşaat sektörleri 19 bin metre küp beton harcıyor. Eğer böyle giderse 2050 yılına geldiğimizde 1990’lı yıllara göre beton kullanımı yaklaşık olarak 4 kat daha artmış olacak. Ayrıca betonun ortalama ömrü binalarda 100, yol ve kaldırımlarda ise 50 yıl olarak hesaplanmıştır. Yani yeni binalar yaparken çevreye verdiğimiz zarar yetmiyormuş gibi bir de eski yapıları yenilemek adına zarar vermemiz gerekiyor. En azından ömrü tükenmiş betonları geri dönüştürme yoluna gidersek 6,5 ton suyu kurtarırken 900 kilogram karbondioksitin atmosfere karışmasını engelleyebiliriz.
Betonun yerine geçebilecek projeler neler?
2020 yılında, “geri dönüşüm özelliği olan beton” araştırması iyi sonuçlar verdi. Daha sonrasında İtalya, “yeşil çimento” üretiminde geri dönüştürülmüş endüstriyel lifler kullanmaya başladı. Ayrıca Belçika, kendi kendini onarabilen beton geliştirmeyi başardı ve bu buluş, inşaat sektöründe merakla beklenen gelişmeler arasında. Concrete4Change şirketinin geliştirdiği atmosferdeki karbondioksiti emen beton; İngiltere’de gerçekleştirilen Climate Challenge Cup yarışmasında, sıfır emisyon dalında birinci olarak ödüllendirildi.
Dr. Michael Wise, bu betonun hızla ticari pazara aktarılmasının önemini vurgularken, “Dünya’nın hayatta kalabilmesi için bu çözüm yöntemini kullanmamız gerekli.” şeklinde açıklamada bulundu. Teknolojinin gelişmesiyle eski alışkanlıklarımızı bir kenara bırakıp daha çevreci yöntemlere geçmemiz, geleceğimiz için yapabileceğimiz en önemli adımlardan biridir. Umarım bu adımı atmak için çok geç kalmayız.[1]
[1] https://tr.euronews.com/green/2021/11/29/karbondioksiti-emen-beton-insaat-sektorunun-kuresel-s-nmaya-katk-s-n-azaltabilir-mi
Görsel: https://www.thevisualconcretegroup.com/what-is-concrete-made-of/
Bu konuda geri bildirim bırakın